ben ve göz farlarım
aşkın ne olduğunu anlamıyoruz
saçımız çekiliyor geceye doğru
tüm teller ayla bağlantılı
çalı süpürgesi var elimde
temizliyorum kırılmış barbimi
gerçi benim olan
yani yalnız -bana ait- olan
bir şeye rastlamadım henüz
dirseğimde oturan şu adamı
tanımıyorum
tanımlıyorum sadece
telveler güllerin üstüne dökülmüş
bozuyorlar, iyiye dair ne varsa
telveler yasaları örtmüş.
lütfen bir kurşun
olmayan barbime benziyormuşum
kırmızı kuşaklı, topuklu ayakkabılı
bir kehanete gebe kalmışım
öyle diyor gündüz kuşağı darbelerin eviymiş karnım
su istemişim etraftan
acıyı doğuracakmışım