bozkırda eriyen kardır yalnızlık
geceleyin dağdan inen bir kaçak
bir sevdalı rüzgâr eser her seher
alır götürür beni doğduğum yere
ağaçtan atını sular bir çocuk
gözlerime koşarak
yosun kokan bir denizdir yalnızlık
azgın dalgalar büyütür durmadan
tükenir kıyısına varan her ırmak
birden söner ışıkları tüm limanların
fenerler söner
yelkenleri deli sular yutacak
son odada bir gelindir yalnızlık
geceleri bir amansız devi emzirir
bütün aynaları tuzak
kilitlenir kapılar kendiliğinden
hüzne bölündükçe çoğalır yüzüm
kırılan aynaya bak
yürüdükçe daralan bir sokaktır yalnızlık
dağların kucağında bir küçük şehir
bütün şehirlerden uzak
meydanları üstüme üstüme gelir
gözlerime değer yeşim gözleri
yağmurlar boşanacak
anamın ağıtlarından seker
bir serseri kurşundur şu yalnızlık
duvarda asılı bir paslı bıçak
can evime kan doldurur her akşam
bu yüzden susarım geceler boyu
çoğalır firak
karanlık basınca kaldırımları
ulur odalarda ulur yalnızlık
içimde bir şarkı başlar suznâk
korku bir kuytuda yutar sözleri
kopar gecenin ipi dağılır düşler
şiir en tenha durak